“On üçüncü kattan atlamış, görenler uçak gibiydi diyorlar. Ellerini iki yana açmış, kanatlı gibiymiş. Düştüğünde parçalanmış bedeninin orta yerinde, giydiği tulumun cebinden bu kara kutu çıkmış. Kara kutuya ‘düşüş nedeni’ diye şu notu yazmış: Pervaneme kuş girdi, çıkaramadım.”
"sana arka arkaya altı mektup yazmak zorunda kaldığım ve hiç cevap alamadığım bir dünyayı anlamaya çalıştığımız bir trajik varoluşu yaşamaya prangalıyız."
"Belkide tükenmişimdir. Bir şeyler yapacak, bir şeyler için uğraşacak çabayı kendimde bulamıyorumdur. Benimde emek vermeden güzel giden şeylere ihtiyacım vardır. Hep ben yorulmak istemiyorumdur. İnancımı yeniden kazanmaya ihtiyacım vardır. Beni bana geri vermek istiyorumdur."
"Birinin hayatına, birinin üzüntüsüne, Birinin mutluluğuna, Birinin ruhuna, Birinin eline, yüzüne, sırtına, omuzuna, yüreğine, Bazen söz, bazen göz, Çoğu zaman kalbinizle minicik de olsa, Tüm samimiyetinizle dokunun."
"Kafam cam kırıklarıyla dolu doktor. Bu nedenle beynimin her hareketinde düşüncelerim acıyor, anlıyor musun? Bütün hayatımca bu cam kırıklarını beyin zarımın üzerinde taşımak ve onları oynatmadan son derece hesaplı düşünmek zorundayım... "
"Ben, aynı şarkıyı 100 kere dinleme manyaklığı olan, sabah suyu yüzüne çarparken suyun bileklerden dirseklere akmasına uyuz olan, buz dolabını açıp boş boş baktıktan sonra kapayan, kulağında müzik ile gezerken klip tadında yürüyen, çift bölmeli çakmakta her iki tarafta gaz seviyesini dengeleme ihtiyacı duyan, oturunca ayağını sallamadan duramayan, gördüğü her yazıyı okuyan, hobi olarak saatlerce düşünebilen, otogarda kalkan otobüslerde tanımadığı insanlara el sallamaya çekinmeyen, karşıdan karşıya geçerken hipotenüsü kullanan, alarmdan önce uyanıp prensip meselesi diye yatakta alarmı bekleyen, soğuk havalarda ağzıdan çıkan buharı efkarlı efkarlı üfleyen, metrodaki o sarıyı çizgiyi geçiyormuş gibi yapıp kendine ekşın arayan, girdiği kapalı bir mekanda ilk önce çıkış kapısının nerede olduğunu arayan, masaya oturduğu zaman ilk olarak ayaklarını koyacak yer arayan, iki eli birden doluyken elektrik düğmesini burnuyla açıp kapayan ya da kapıyı ayağıyla açan, otobüsü kaçırınca gurur yapıp arkasından koşmayan, yolda giderken kaldırımdaki karo taşların çizgilerine basmamaya özen gösteren, gülünmemesi gereken yerde gelen gülme krizinin verdiği haz ve acıyı birçok kez yaşamış olan, kazanmışlıkları ve kaybettikleriyle güçlenen hayatı sil baştan yaşamayı seçen, hayallerinin peşine takılan, koca dünyanın bir nedeni de ben olayım diyen bir insanım. "
"Kim bir şairi kırsa Şair gider uzun bir dizeyi kırar mesela Bilirim kim dokunsa şiire Eline bir kıymık saplanacak. Bilirim kırılmış dizeleri tamir etmez zaman Yorgunum oysa Durmadan kendime bir tunç uyak aramaktan. "
"Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına ama unutma ki iyilik yapmak isteyenler de çıkacak. Kimi insanın yüreği karanlık, kimininki aydınlıktır. Geceyle gündüz gibi! Dünyanın kötülerle dolu olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama! Kendini koru kızım, insanlara karşı kendini koru!"