Çıkmam gerekti, kusura bakma. Sana da günaydın var yap hadi espriyi.
Yok yok, sorun değil. Boş ver. Sonuçta hepimizin bir gün "Yumurtanı sahanda mı yoksa deplasmanda mı yemek istersin aşkım?" diyen bir eşi olacak. Pekte gerek yok o yüzden, sıkalım biraz dişimizi. Ne dersin? (Gülümsedi.)
Son zamanlarda bunu diyen çok var bana. Cennete mi düştüm dersin?
Ben ve kıskanç olmamak? Değer verdiğim insanı çok kıskanırım.
Bunu diyordum.
-
Eğer bir gün biriyle herhangi bir Umay Umay ( Kahramanım. ) şarkısı, yazısı veya Teoman'ın Çoban Yıldızı, Papatya, Seninim Son Kez şarkılarını (özel olarak) paylaşıyorsam, bilin ki o benim hayatımın merkezi haline gelmiştir ve değişmeyecek bir değere sahip olmuştur, hatırı sayılır bir değere.
Kıskanıyorum işte. Öyle bir adamım ben. Kıskanırım sürekli. Boş ver sen. Ama bu güzel bir şeydir. Kıskanıyorsam birini, verdiğim değerden, koyduğum yerdendir. Eğer kıskanmıyorsam o benim için hiçtir. Bunu o bilmez bile, düşün.
Aslında bunu bilmiyordum. Başlarda kabullenemedim de. Sonradan dank etti, her şey. Bu yüzden bir çok şeyi de kaybettim. Üstelik unutkanım birde. Nerede bokluk var beni buluyor sanırım. Neden böyle ya?
Çok teşekkür ederim. Ama o anlamda demedim. Senin bir şarkıyı seslendirmeni istemiştim. Ben hissederim.
Rica ederim. Şuan imkanım yok. Sana sözüm olsun, sonra sana özel olarak şiirli bir şarkı atarım kendi sesimden. İddialı değilim burada. Sonradan pişman olma. (Gülümsedi.) Şaka şaka. Neyse işte. Kusura bakma şuan için, sonra söz ama.
Bak Nurefşa, ben birine Kahramanımın şarkısını gönderiyorsam. O benim hayatımdaki en değerli, en önemli küçük kahramanlarımdan biridir. Öncelikle bunu bilmeni istiyorum. Sonra şarkıyı atıyorum. Kahramanım Umay Umay. Şuana dek gönderdiklerim bir elin parmak sayısını geçmez bu arada, bunları bil de. https://www.youtube.com/watch?v=OFLW-D-teR8&list=RDOFLW-D-teR8