Aşk, hayallere tutunurken gerçeklerden düşmekmiş. Aşk, insanın kendisini başkasıyla yakmasıymış. Aşk, kederden gülüş beklemekmiş. Aşk, insanın karşısındakini sevmesinden çok, onun vereceği acıları sevebilme cesaretiymiş... Hepsine yeterdi yüreğim. Hepsine vardı cesaretim. El olup gitmeseydin...
Hiç gelmeyen gider mi bilmiyorum ama bazı şeylerin yokluğu, varlığından daha fazla hissettirir kendini. Tıpkı sen gibi, tıpkı sızın gibi... Sızı nedir bilir misin? Sızı, acı ve ağrının küçük kızıdır. Acının ve ağrının sessizcesidir. Ruhumuzun fark etmediğimiz bir yerinde açılan kâğıt kesiğidir. Sızı can yakmaz, canın yandığı için sızın olur. Sızı acımaz, yanar.
Aşk da kapısı örtük bir sızıdır. İçim sızınla yanıyor, anlıyor musun? Elimde olsa gitme diye gölgene bile sarılmak isterdim. Ama çok yalnızım. Aynaya bakarken bile yalnızım. Sen hiç dokunulmayı bile özleyecek kadar yalnız kaldın mı? Bir sese, bir söze hasret yaşadın mı? Sen giderken olduğum yerde çakılıp kaldım. Oysa biliyordum yürümeyi, peşinden gitmeyi... Terk edilmek olduğu yere çakıyormuş adamı, o an anladım.
View more