Gece saat 3'ü gösteriyordu adam yastığını gözyaşlarıyla ıslattığında. Buna başlama sebebine dair hiçbir fikri olmamasına rağmen gece derinliğinde kayıp olurcasına doldurdu gözlerindeki havuzu. Ancak havuz ne kadar dolarsa dolsun biliyordu ki havuzun her damlasından faydalanabilecek bir yastık vardı. Acımasız olarak görüyordum adama karşı onu, ne kadar ağlarsa ağlasın duygusuz gibi içine çeken bir cani. Ölümü umursamayan biri olmasına rağmen adam ilk defa ürktü çünkü kaybolmak istemiyordu çok seviyorken. Anlamadı ölümün en büyük ayrılık olduğunu. 15 yıldır tek başına yaşamasına rağmen ilk defa yalnız hissetti. Ölüme terk edilmek böyleydi, boşuna değildi yastığın yalnızlığa katkısı. 35 senenin biriktirdiği günahlar ne olacaktı adama? Kadının omzundaki saçlarını sevişi mi yoksa kadını sevişi miydi ben de merak ediyorum açıkçası. Ama en çok merak ettiğim şey adamın daktilosuna olacaklardı. Acaba günahları onu da şikayet edecekler miydi bütün sevişme sahnelerini kendi elleriyle yazdı diye? Bazen adam erkenden terk etmek isterken vazgeçirmeye çalışan kadın ve o mükemmel siyah daktilo bu dünyada o adama dünya olmuşlardı. Uydu duruyordu ancak kadın o uyduya bir gezegen olarak ne yazık ki kalamadı ve adamın gözlerinde yüzen gemi battı, uydu yerle bir oldu ve Dünya... O yalnızca döndü durdu. Tıpkı 17 yaşındaki Fransız gençleri gibi.
View more