Bak bu dediklerin bilge kağan döneminde bile var İslamiyetten önce bile varmış dediğin gibi
En uzağa gidersek (en başa): Habil ve Kabil.... ;)
Bunun yanında farkındalığı yüksek insan denen şey var ekonomik durumu çok iyi olup intihar eden insanlar neden intihar ederki
+Varoluş sancısı denen şey.Dostoyevski, Yeraltından Notlar kitabında der ki: "Ne kadar çok anladıysam; o kadar derinlere battım, sıkıştım kaldım." Bu birçok şeyi açıklıyor bence. Varoluş sancısı çekmesinin ekonomik imkanlarla pek ilgili olduğunu düşünmüyorum. Bunun birçok örneği var. (Kurt Cobain mesela) İntihar ile ilgili soru da sormuştum, forever hesabımda :D
Her yaşın acemisidir onu bende gördüm oradan söyledim zaten :) ama ben o hesaba sadece birkaç soru sormuştum. Ben buralara pek gelmem canım sıkıldığında yazıyorum gördüğüme.. Biliyormusun hiçbir bebek kötü doğmaz.
Anladım, tanımaktan kastım; hani bu profilime en azından göz aşinalığın olduğuna dairdi. Yoksa buradan birini çok iyi -hatta reelde de birini- tanımak olanaksız. Hoş, benim iyi tanıdığım bir iki kişi var tabi burada. Her neyse. Evet, hiç bir bebek kötü doğmaz. Freud'un psikanalatik kuramında kişiliğin oluştuğu dönemlerin olduğunu biliyorum ama sonradan bizi kötü yapan nedenler ne? İnsan olmamız mı, ne dersin?
Dün etekle gezenler kizarlarken onların davranışlarını uygun bulmadıklarını söyleyenler günümüzde artık daha açık giyinen kızlarımızı gördüğünde pantolona eteğe laf etmez durumdalar günden güne değişen zamana mekana dine göre şekillenen ahlaki değerlerimiz sana hep bir şeyler diyecek
+Ve sen hep arafta kalacaksın.Vakti zamanında bir hocam şöyle bir yazı okumuş ve bunun ne zaman yazıldığına dair bir tahminde bulunmuştu bizden:Zaman çok değişti. Gençlerin büyüklere saygısı kalmadı. Örf, adet; gelenek, göreneklere önem vermez oldular... gibisinden bir şeyler yazıyordu. Şuan tam hatırlamıyorum. Sınıfta çeşitli tahminler olmuştu ama kimse çok uzak bir zamandan bahsedileceğini düşünememişti. Hocamız bu yazının M.Ö. çok eski bir zamanda bir kitabeden alıntıladığını söylediğinde sınıfça baya şaşırmıştık. Demek istediğim insanlığın en eski zamanlarından itibaren ahlaki bozulma var ve gelecek nesillerle her zaman kuşak farkı ve çatışması olacaktır.
Şimdi önce ahlaktan bahsetmek gerekiyor çünkü bize yön veren şey ahlaktir düzgün yaşamak için. Ama biz bunları yaparken kimleri incitecegimizi ince elek düşünmüyoruz örnek veriyorum ekmek nimettir bizde kırıntılara dikkat ederiz ama keke ya da pastaya aynı ilgiyi göstermeyiz halbuki imdada un var
+halbuki kekte de un var.Evet, bunu düşünüyorum ve bazen yapıyorum, maalesef. Şöyle anlatayım: Genelde toplu taşıma araçlarında bir yaşlı veya orta yaşı geçkin bir kadın gördüğümde muhakkak yer veririm. Hatta bunu benim yapmam gerekirmiş gibi bir zorunluluk ve iç huzursuzluk hissederim. Bir keresinde göçmen olduğunu tahmin ettiğim birisine, bahsettim kriterlere uygun olduğu halde yer vermedim ve huzursuz da olmadım, bu durumdan. İyiliğim veya ahlaki değerlerim ırkçı bir tavır sergilemişti. Bundan ötürü daha çok utandım kendimden. Göçmen veya mültecilere artık daha hoşgörüsüzüz bu da bir örnek olabilir. Un yani insani değerler herkeste ve herkese karşı olmalı..
Adamın karısı hastadır adam ilaç almak için eczaneye gider parası yoktur başka zaman ödemek istediğini söyler eczacı ilacı vermez adam ilacı çalar sence bu onu kötü yaparmı
Eczacı onu tanımıyor ve güvenmek zorunda değil. Çünkü belki iyi niyeti çokça suiistimal edilmiştir. Bu, eczacıyı da kötü yapmaz. Adam, onu tanıyan ve güvenen yakınlarından pekala borç isteyebilir. Tabii bahsettiğin durum tam anlamıyla çaresizliğin uçurumuysa dediğinde haklısın. O adam kötü değil...
Düşündüklerim, insanın gerçekten olayların şeylerin karşısında aldığı mantıklı kararlardır olayın dışından bakmak değil yaşamak gerekir tarafları .. insan her yaşın acemisidir Kötülüğü yapan iyi biri olursa bu onu kötü yaparmı? Bizi kontrol altında tutan ahlak yasaları ..
Düşündüklerine katılıyorum çokça. Ama değinmek istediğim başka bir şey var. Sezgilerime dayanarak, beni tanımadığın yönündeki açıklamana kuşkuyla yaklaşıyorum. Zira soru sorduğum bir hesabın mottosu: ''İnsan her yaşın acemisidir.'' Ve vakti zamanında oradan sorduğum bir soruyu da anımsattı, yazdıkların. Herkes tarafından iyi olduğunu bilinen birsinin kötülük yapmış olması, genel yargının aksine onu kötü yapar mı? İyiliğin ve kötülüğün göreceli olduğu konusunda cevaplar aradığım bir soruydu. Belki de bir tesadüf veya bakış açılarımız benzer.. ''Günahkarı suçlamaktan kolay şey yoktur fakat onu anlamak kadar da zor bir şey yoktur.''Dünyayı Güzellik Kurtaracak, Dostoyevski, Sayfa 28En sevdiğim yazarın Dostoyevski olduğunu da biliyor olman gerek, sezgilerim doğruysa. ;) Sürc-ü lisan ettiysek affola.
Bende çokça düşünüyorum galiba bir şeyler okuyacaksın seni meşgul etmek istemiyorum
Yok, estağfurullah. İstediğin zaman, istediğin kadar yazabilirsin. Dedim ya sitem etmedim ve zaten çok rutin yaptığım bir şey bu. (kitap okumak) Böyle sohbet etmeyi özlemişim galiba. Yeni biriyle konuşmak, yeni şeyler düşündürüyor ya da aynı şeyleri farklı şekilde ifade etmeyi, en azından.. Sanırım iyi insan olmak ile ilgili, düşündüklerin. İyi olmadığımı düşünüyorum ama buna gerçekten inanıyor muyum? Yoksa sırf mütevazi görünmek için mi, iyi değilim diyorum. Böyle söyleyen birinin samimiyetine ne derece inanabiliriz? Düşündüklerinden bahseder misin sen de?
Son zamanlarda düşündüğün şey mi bu iyilik yoksa hep düşündüğün bir konumu?
Son zamanlarda tabii ki. Önceden herkes gibi salt iyi olduğumu düşünürdüm ya da en azından kötü olmadığımı. Aslında iyi de değilim, kötü de.. Arafta, belirsiz...
İyi gölgeler var Allah'tan onlarlada tanıştırırım seni yani belki şuan tanıstıramam ama nasıl olduklarını anlatabilirim ve sende gördüğünde hangisinin iyi hangisinin kötü olduğunu bilirsin.
Gölgeler olmalı.Gölgenin ışığı azaltıp karanlığa sebep olduğu gibi; serinlik, ferahlık verme özelliği vardır. Her şeyin zıttı ile anlamlı olduğu gibi gibi... Bu arada Gölge buradaki bahsettiğim dostumun nickname'i.. Ona da ithafen yazmıştım. :)
Doğru yerdeyiz indirin bavulları çocuklar..
İyi bakalım, buyurun gelin. Hoş geldiniz. :) Kitabımın son kısımlarına gelmiştim ve bu akşam en azından bitirmeyi ve zaman kalırsa alıntıları yayımlamayı düşünüyordum. (bir sitem değil, çünkü yaptığım pek farklı bir şey yok) Telefondan da pc başına getirdin beni, ki bu çok üşendiğim bir şey.. :D
Yazdıklarıma inanırsan seni arada ülkeme getiririm yazdıklarımla .. Sen bence tüm gün konuştuğum en iyi insansın
Uzaklar sana gelmez, sen uzaklara gidersin. Uzaklar seni ister, bak uzaklar da aşktan anlar bayım.Fiziki anlamda uzaklara gidesim var ama zihinsel olarak zaten yeterince uzaklaştım ve şuan nerede olduğumu bilmiyorum. Tıpkı az önce nerde kaldım, sorundaki gibi hissediyorum. Son zamanlarda iyi olmak, iyi insan olmak ile ilgili düşünmüştüm çokça. Ve şu kanıya varmıştım: Sandığım gibi -kadar- iyi bir insan değilim. Biz sadece göstermek istediğimiz yanlarımızı gösteriyoruz.
Yazdıklarımda hem bana ait yerler var hem alıntı ama Google'da bulamazsın belki Birgün kendi yazdıklarımı yazarım. Beğendiğine sevindim en çokta gülümsemene öyleyse seni çok gülümsetebilirim
Açıkçası ilkin Didem Madak'ın bilmediğim bir şiirini mi yazdın, diye düşündüm. Burada çok değerli bir dostum var, o bana sevdirmişti Didem'i.. Onun da fantastik hayalleri vardır. Yazılarını okumayı isterim tabii ki çok sevinirim hatta. Gün içerisinde çokça gülerim ama her zaman acıyan bir tarafı vardır insanın. Ve bu da tüm o güldüğümüz zamanlara karanlık bir gölge düşürür. Evet, Gölge dostum :')
Ya burası sana soru sorulan bir yer benim masallarıma yer varmı?
Burada masallara her zaman yer var.. Çünkü ben mental olarak büyümeyi reddeden biriyim. Doğru yerdesiniz.
Nerde kaldım ben?
Sorularını hızlıca yanıtlamaya çalışıyorum ama anca bu kadar oluyor. :D Bu soruyu aslında düşündürücü buldum. Ben nerde kaldım? Evet, ... Bir yerde kaldım hatta kalakaldım. Neyi kastettin bilmiyorum ama üzdü. :(
Vereceğin güzel bir cevap ihtiyacım olan her şey en güzel masalım olur... (Kusmak için bunu okuyabilirsiniz hiç olmadı değilmi)
Her zaman inanacak bir masalın varmış ya zaten. Dediğim gibi her zaman cevap veririm, sıkıntı yok ama hani çok şaapma yani ben çok da şey (matah) biri değilim ki. ._.Düşünüyorum da galiba her zaman inanacak bir masalımızın olması biraz mecburiyet gibi. Gerçekler, gerçekten acı...
Şaka yaptım... Ne zaman cevap vereceğin önemli değil yeterki birgün cevap ver
Her zaman cevap veririm yahu! ne olacak. Bu arada tebessüm ediyorum çokça. Teşekkür ederim. Muhabbetin buralara geleceğini hiç düşünmemiştim. İlahi, anonim :')
Kalbimi kucaklayacak biri yokmuuuuuu??
Bunun cevabını bilmiyorum, çünkü öyle birini herkes arar ama pek kimse bulamaz, maalesef. :(
Hep inanacak bir masalım var :) Masallarla büyüttüm kendimi kendi kendimin annesi ve kendi kendimin babası oldum. Özel arkadaşlarım vardı özel yerler vardı canavarlarla savaştım gözyaşlarım yanaklarımda izler açtı. Love tepesinde sandaletimi kaybettim, gece sütümü paylaştım annemden gizli
+Kelebeklerin ürkmeden dokunuş verdiği ince bir yapraktan yaptım masalsı ülkemi melekler en güzel şarkılarını söyler bir şarkının ortasında gidenler yoktu benim ülkemde benim arkadaşlarım yapmadı hiç öyle şeyler+(Yazdıkça sana alyoşa çiçeklerin suyu değiştiriliyor bir yerde)Öncelikle kalemini beğendiğimi belirteyim. Ve ne yalan söyleyeyim, gugılladım yazdıklarını ve de herhangi bir kayıt bulamadım. Yani sen yazdın, yanılmıyorum, öyle mi? Şey,, bu güzel yazın için hem çok teşekkür ederim hem de mahcubiyetimi belirtmeyi bir borç bilirim. Çünkü beni tanımıyorsun, doğrusunu söylemek gerekirse layık da görmüyorum kendimi bunlara. Bunun için çok geçerli sebeplerim var çünkü. Şu bahsettiğim love tepesi nerde? :')
Nasıl olsun masallara inanmayı bırakmıyoruz
''Her neye inanmak istersen inan ama bir şeye inanmak için öncelikle ona inanmayı istemen lazım.'' Bu notu birkaç hafta önce yazmıştım. Hoş, anlatmak istediğimi belirtecek daha kısa bir cümle kurabilirmişim, sanırım. :D Her neyse.. İstediğin için inanıyorsun, buna mecbur değilsin, dimi? Hem ayrıca masallar da güzeldir, ütopyalar da... Senin hakkında bir varsayımda bulunayım. Robot olmadığını belirtirken sistem ve koddan bahsetmen, bilgisayar ve yazılımla ilgili olduğunu düşündürttü. Ben olsam, açıklama yaparken o kelimeleri kullanmak aklıma gelmezdi. Gevezeliğim üstümde bu akşam :D
Olur öyle şeyler başta herkes beni yazılımın bir parçası bir kod sanıyor aşk fmin sonra sonra robot olmadığımı gösteren şeyler yazıyorum. Seni tanımayan ben evet Didem madak çok severim
İyi madem, sevindim robot olmadığına. Bu vesileyle gıyaben tanışmış olduk. Kendi adıma memnun oldum :) Hımm, ayrıca Didem Madak seviyor olman da bir ortak nokta... Ee, nasılsın?
Oldu ama tam değil merhabadan önce şey geldi. O yüzden tam olmadı ama hadi yine iyisin madak Didem paylaşmışsın
Evet, ne biliyim emin olamadım, askfm'in hazır soruları oluyor ya, ondan yani. Umarım mazur görmüşsündür, açıklamamdan sonra. Bazen tanıdığım kişilere anonim olarak soruyorum ben de. Daha çok muzipçe şeyler soruyorum, hinlik yapmayı seviyorum bazen. :D Senin ki de böyle bir durum mu? Didem Madak sever misin sen de?
Yolda olmanın ne garip bir çekiciliği ve büyüsü olduğunu düşünürsün. Sabahın soğuğu otobüsün klimasına rağmen hissedilirken, güneş asli görevlerinden birini unutmuşçasına sadece göz kamaştırmakla yetinir. Paltona daha sıkı sarılıp yolu izlemeye devam edersin. Bütün gece uyumayıp sadece gözlerini kapatmış olmanın verdiği his yorucudur. Uyuduğunu sanırsın ama tek yaptığın gözlerini saatlerce kapalı tutmuş olmandır. Camda oluşan su damlacıklarının birleşip ağırlaşıp akmaya başlamasını izlemenin rahatlatıcı bir etkisi olduğunu düşünürsün. Aktıkça ilerledikçe ve diğer damlacıklarla birleştikçe güç ve hız kazanır onlar. Tarkovski’nin de bundan bahsettiğini hatırlarsın. 1+1=1 formülünü. Ve bu düşüncelerle geceden alacaklı olduğun uykuya nihayet dalarsın. Uyandığında merakla yoldaki tabelalardan K. şehrine daha ne kadar kaldığını anlamaya çalışırsın. İlk anda ne kadar dakika uyuduğunu değil de, kaç kilometre uyuduğunu bilmek istersin. O anda da Zeze gelir aklına biricik Portuga’sıyla sekiz yüz elli iki bin kilometre konuşmak istediğini söylediği cümleyi hatırlarsın, yüzünde buruk bir tebessümle.
Yabancılara gülümser misin? Neden gülümsersin veya gülümsemezsin?
Yabancıdan kasıt hiç tanımadığım biriyse; hayır. Genellikle göz teması bile kurmamaya özen gösteririm. Ama biri bir şey sormuşsa veya anlık bir çarpışma vs. bi’şey olmuşsa tebessüm eder, gülümseyerek karşılık, cevap veririm. Ancak bu, az da olsa tanıdığım biriyse onu tee uzaktan görüp ona doğru yürüyorsam, istemsizce gülümsemekten kendimi alıkoyamıyorum. Çocukluktan kalma bir durum, alışkanlık..