#belgesel

Uzmanlaşmak kelime kökeni de açısından oldukça büyük bir söz aslında. Bir konuda eğitim almadan profesyonel olacak denli bilgi ve beceri sahibi olmak oldukça uzun ve meşakkatli bir süreci kapsıyor. Açıkçası uzmanlık alanım diyebileceğim bir konum yok benim. Bir şeyler hakkında diğerlerine nazaran daha çok şey okumuş ya da bildiğimi sanıyor olabilirim ancak o kadar ki o da tartışmaya oldukça açık.
Soruna gelecek olursak daha derinlikli bilgi edinmek için önce kabaca bir araştırma yaparım. Örneğin sinemaya mı ilgi duyuyorsun? Önce sinema nedir, ne zamandır hayatımızın içindedir, bugüne nasıl gelmiştire bakarım. Ki bunlara bakarken isimler, dönemler ilgini çekmeye başlayacaktır. Sonra daha doğru ve kapsamlı bilgi için yazılmış kitapları ve görsel materyaller içinde belgesel ya da destekleyici film/dizilere bakarım. Okuyup, araştırıp, gözlemledikçe okuman ve bilmen gereken tonla şeyle daha karşılaşıyorsun zaten. Asla sonu gelmiyor. Spesifik örneğimiz için doğru değil belki ama Da Vinci boşuna 'I'm still learning dememiş.

View more

Bana uymayan bir düşünce ve yaşam sistemi. Homo sapienslerin biraz konuşmayı öğrendiler, öteki hayvanlardan daha farklı meziyetlere eriştiler diye oluşturdukları onlarca farklı modern* dünya masallarından biri... Modern dünyada bir vegan, vejeteryan hayatta kalabiliyor Allah'tan. Sal bunları insan eli değmemiş coğrafyalara, yemeyecekleri bir şey yok. Beslenme türünü tercih edebilme konforuna sahip bir tür için benimseyen bireyleri mutlaka olabilecek bir düşünce ama doğal olan bizim yaptığımız, siz canisiniz, hayvanların canı yok mu deme hakları olduğunu düşünmüyorum. Hayvanların canı var ama bizim de bir canımız var. İnsanlar da öteki canlılar gibi bir fıtratla doğar. Fıtratında et ve süt ürünleri tüketmenin olmadığını gören bir insan zaten bu besinleri tüketmiyor -ki bu biyoloji bilimi açısından canlı aleyhinde bir kusurdur- ama et yiyebilecek olan bir bünyenin kendini bunun aksine zorlamasına anlam veremiyorum. Yeni doğmuş bir insanı, insanî toplum yapılarından münezzeh bir yere bırakırsanız belgesellerde izlediğimiz klasik canlı davranışlarını sergileyecektir, doğal olan da budur. Felsefi olarak başka bir canlıyı yemenin kötü olduğunu düşünebilirsiniz ben de böyle düşünüyorum. Aslında nefretlik bir durum ama el mahkûm. İçinde bulunduğum canlı sınıfı oksijenle solunum yapıyor. Sırf felsefî düşüncelerime ters diye bunun bir alternatifini kovalamam anlamsız olur. Benimle beraber gelen doğam, bana birçok şeyi dayatıyor. Hayatta kalmalısın (bu görevi yaptırmak için bünye gıdaları yerken lezzet duyma sistemiyle evrimleşmiştir), neslini devam ettirmelisin (bu görevi yaptırmak için bünye cinsel ilişkiden haz alacak şekilde evrilmiştir) Modern dünyada ise artık bunların alternatifleri oluşabiliyor; gıda seçilebiliyor, çocuk yapmadan da ilişkiye girilebiliyor vs.

---

Bir dönem ben de bu fikri uyguladım ama gerçekten doyamıyor, ne fiziksel ne de mental olarak tatmin olamıyordum. Yediğim besinlerin bir canı yokmuş gibi, insanların hayvanlara eziyet ettiğini, onların da birer can taşıdığını ve canlıların birbirlerine bunu yapmaması gerektiğini düşünüyordum... Ama gel gör ki, doğamız gereği böyleyiz... Evet hayvanların kötü koşullarda yaşatılıp canice öldürüldüğünün farkındayım, birçok belgesel izledim bununla ilgili ama tüm hayvanları konfora kavuşturamam, dünya düzenini bozamam. İnsanlar her zaman hayvan yiyordu, günümüzde bunu daha canice yapıyorlar diye doğamı inkâr edemem...

View more

51. Bölge ile ilgili bilgim biraz var, onunla ilgili kısa belgesel tarzı bir şey izlemiştim. Fakat senin düşüncenin aksine ben, orada tam olarak ne olduğunu anlamamakla birlikte; insanlarla ilgili deneyler yaptıklarını düşünmüyorum. Niye diyecek olursan, çünkü insanlarla ilgili deneyler yapmaktan hem çekinmezler hem de bunu gizlemezler bence. İlaç şirketleri bile ürettikleri ilaçları ve onların etkilerini yoksul insanlar üzerinde deniyorlar. Buradan bakınca mikro anlamda bu da insanlar üzerinde bir nevi deney sayılmaz mı? Hele ki söz konusu Amerika vs. ülkeler ise…
Sonrasında benim şöyle bir düşüncem daha vardır ki, buna gerçekten inanıyorum; Amerika ya da onu yöneten zümre yapacakları şeyler konusunda insanlara önceden bazı ip uçları ve subliminal mesajlar vererek dünya kamuoyunun bilinçaltına siz isteseniz de istemeseniz de biz bildiğimizi okuruz ve yaparız demek istiyorlar. Çünkü gizli ve sinsi bir düşmandan ziyade gözlerinin içine baka, baka sana zarar vereceğini bildiğin bir korkunun etkisi altında insanlar daha çok kayıtsızlaşır ve olan biteni olmadan bile kabullenir. Fikrimi biraz açacak ve örneklendirmem gerekirse; 11 Eylül saldırılarıyla ilgili bazı çizgi filmlerde subliminal mesajlar verildiğini gösterebilirim. Bahsettiğim gibi yani ben bir şey yapacaksam neden bunu daha önceden belli edeyim ki, ama işte burada tam da bahsettiğim psikoloji yatıyor, kanımca. Ehee :’) fakat lakin iyi saçmaladım. Tam bir illücü diyebilirsin :pp

View more

Recep ivedik tarzı filmler neden gişe yapıyorsa o yüzden. Sorsan hepimiz kitap okumayı, belgesel izlemeyi seviyoruz!

---

İnternetle başlayan, devamında akıllı telefon ve tabletlerle yetişen bir nesil geliyor. 3-5 yaşındaki çocuk telefona oyun yükleyip, oynadığında, çocuğunun dahi olduğunu sanan ebeveynler var, gerçekten. Şaka gibi. Bu çocuklar büyüyor ve takibe takip, beğeniye beğeniden başka derdi olmayan, türlü abuk sabuk şeyler yapıp popüler olmaya çalışıyor. Sonucunda da bahsettiğin durumlar oluşuyor.

---

Dövüş Kulübü’nde (Fight Clup) geçen bir diyalogu günümüze kıyaslayınca 1999 da henüz internet ülkemizde yaygın bile değilken, bugünlere ışık tutuyor.
‘’Burada yaşayan en güçlü ve en zeki erkekleri görüyorum. Bu potansiyeli görüyorum ve hepsi heba oluyor. Lanet olsun, bütün bir nesil benzin pompalıyor, garsonluk yapıyor, ya da beyaz yakalı köle olmuş. Reklamlar yüzünden araba ve kıyafet peşinde. Nefret ettiğimiz işlerde çalışıp gereksiz şeyler alıyoruz. Bizler tarihin ortanca çocuklarıyız. Bir amacımız ya da yerimiz yok, ne büyük savaşı yaşadık ne de büyük buhranı. Bizim savaşımız ruhani bir savaş, en büyük buhranımız hayatlarımız. Televizyonla büyürken, milyoner film yıldızı ya da rock yıldızı olacağımıza inandık, ama olmayacağız. Bunu yavaş yavaş öğreniyoruz ve o yüzden çok çok kızgınız.’’

---

Çocuklar ebeveynlerinin elinde telefon değil de kitap görürse belki bu tablo değişir.

View more

Şimdi yavru kuş insanlar hepçil, bu kanıtlanmış bir şey. En basitinden vejetaryen kişiler ciddi kilo kaybı yaşıyor ve birkaç sene sonra hastalıklarla boğuşuyorlar, bağışıklık sistemleri düşük oluyor. Çevremde bunun örneğini çok gördüm, en son sürekli göz kararması vb durumlar yaşayan arkadaşım bizim zorumuzla doktora gitti ve doktor bildiğin ağzına sıçtı et yemediği için. Çünkü aşırı derecede protein eksikliği varmış ve bazı proteinler sadece etten alınıyormuş. Yani bedenimizin hem ete hem ota ihtiyacı var, bunu koy cebe. Gelelim şu sözde hayvan hakları meselesine. Vejetaryen ve vegan kardeşlerimiz diyor ki hayvanlar kesilmesin, yaşasın bu yüzden et yemeyip bir nevi eylem yapıyoruz. Bu benim gözümde dünyanın en boş eylemidir, üzgünüm. Nedeni söyleyeyim. Bir şey için eylem yapacak iseniz onu tam anlamıyla yapmanız gerek başarılı olmanız için. Şimdi sözde vejetaryen olan ünlülerimiz hayvan hakları savunuculuğu yapıp kürk falan alıyor ona değinmeyeceğim bile, sonuçta sen in benim durumumdaki kişinin kürk alacak hali yok. Bizim durumumuzdaki insanlara gelirsek eğer; kullandığımız kozmetik ürünlerin birçoğu hayvanlar üzerinde deneyler yapılarak elde ediliyor ve hayvanlara deney yapmadığını iddia eden şirketlerin bile gizli kapılar ardında bir haltlar çevrildiği düşünülüyor. Bazı veriler giydiğimiz kıyafetlerin bazı önemli markalarında hayvanların derisinden bir şeyler yapıldığını, onlara acı çektirildiğini gösteriyor. Onu geçtim birçok kıyafet firmasının fabrikası atıkları fabrika dışına atıp çevre kirliliğinin yanı sıra hayvanların da beslenme alanını tahrip ettikleri için hayvanlara zarar veriyor. Kullandığımız teknolojik aletler, masanızın üzerinde duran çöp kutusu, kulaklığınız, tencereniz, ayakkabınız ve aklınıza gelecek her şeyde hayvanlar üzerinde bir şeyler yapılıyor. Daha söylenecek o kadar çok şey var ki. Demek istediğim hayvan hakları için et yemeyi kesiyorsan giyinmeyi de, teknolojiyi de keseceksin. Daha birçok şeyi hayatından çıkaracaksın. Ancak yapamazsın çünkü muhtaçsın, ete de muhtaç olduğun gibi.Sen hayvanlar üzerinde deneyler yapılıp elde edilen ürünleri kullanırken kimse senin et yiyip yememenle ilgilenmiyor

View more