#kahve

Sezgiyle hareket etmem. Çünkü son yarım yüzyılda sezgiler bireysel olmaktan yüksünmüş bir hal almış ve ortak ferasete yönelmiştir. Vaktiyle Bergson'un Entüisyonizmi, Türkçeye "Sezgicilik" olarak çevrilmiş ve öyle kalmış. Ancak bu son raddede yanlış bir kullanımdır. Çünkü "entüisyon" kesin olan bilgidir ve sezgiden sezgiye değişmez. Her ne kadar Descartes "Sezgi hepimizde ortaktır." demişse bile benim için mühim olan kat'i bilgidir. Bir cafe hayal edin ve bu cafeye gelen herkes için şart koşulan şeyin "çay içmek" olduğunu düşünelim. Sonra da bir kişinin oraya gelip "Ben illa ki kahve içeceğim." diye direttiğini farz edin. Genel kanının çay içmek olduğu bu yerde, biri de illa kahve içmeye kalkıyorsa orda bir sapma eylemi var demektir. Ve bu sapma eylemi paradoksal bir durum çünkü kahve içmeyecek hiçbir zaman için... Ama "çay içme"nin doğru olduğunu da kimse söyleyemeyeceğine göre; örneğim biraz anlamsızlığı anlamlandırma çabasına doğru gitse de sonuçta "kahve içmeye" doğru giden eğilim, genel eğilimin dışında olarak çözümsüzlüğe doğru toplumsallığı itmeye başlıyor. Yani iki ayrı çelişki yahut antagonizmadan hangisinin doğru olduğunun karar verilemezliğinin içine giriyoruz. Bu durum kanaat karşıtlığı oluşturuyor olsa bile, sezgiye karşı bir sonuç vermediği için toplum bazında da karşılık görmeyecektir…

View more

Şu Sıralar Yalnız Olmayı Hiç Sevmiyorum.
Yalnız Olmak Güzel Falan Değil Hiç Kimse De Yalnız Olmayı İstemez. “İstiyormuş Gibi Yapar”.
Kişi Çoğu İnsan Tarafından Hüsrana Uğramıştır Umudunu Yitirmiştir Kendini Koruma Adına Yalnızlığı Seçmiş Olabilir Veya Onca Arkadaşı Vardır Ama Yine De Yalnız Hissediyordur Çünkü Karşısındaki İnsan Onu Anlamıyordur?.
Biz İnsangiller Üzülmekten Yorulduğumuz İçinde Yalnızlığı Tercih Edebiliyoruz.
Kim İstemez Ki Yanında Deli Gibi Güleceği, Gezebileceği, Herşeyini Anlatabileceği, Ağlayabileceği, Sımsıkı Sarılabileceği, Saçmalayabileceği Güvenebileceği Birini?
İster Aşk, İster Arkadaşlık Olarak Yorumlanabilir.
Tabiki Yalnız Kendimizle Vakit Geçirmek İsteyeceğimiz Bir Zaman Dilimi De Olması Gerekiyor Ruhumuzun Buna Da İhtiyacı Var Ama Yalnızlığı Uzun Bir Süre Deneyimleyince Gerçekten O Aynı Ruh Bütün İç Dünyanı Mahvededebiliyor.
Karamsarlaşabiliyorsun Asosyalliğe Kadar Gidebiliyor.
Düşünsene Hayatın Boyunca Tek Başına Bir Evdesin, Sabah İşe Gidiyorsun Akşam Eve Geliyorsun Yemek Ye Ve Yat.
Sabah Yeniden Uyan İş, Akşam Gel Yat Tüm Hafta Böyle Aynı Döngüde Dönüyorsun Hop! Aynaya Bir Baktın 60 Yaşındasın (: Çoğu Duyguları Yaşamadan Yaşlandın.
Ömrün Böyle De Geçebilir.
Şöyle De Geçebilir; Sevdiğinle Veya Arkadaşınla Aynı Evdesin Canım Sıkıldı Bak Bir Tarif Buldum Beraber Yapalım Mı Kötü Olsada Yiyeceğiz Ama Diyorsun Yemek Berbat Ötesi Oluyor Ve Zorla Yiyorsunuz , Sonra Bir Kahve Kısa Bir Sohbet Ya Da Film İzlersiniz, Ne Bileyim Akşam Yürüyüşü De Olabilir.
O Yediğin Yanık Tadsız Yemek Bile Sevdiğin Biriyle Çok Lezzetli Olabilir.
Yalnız Olsan O Yemeği Yemez Atar Yemek Sipariş Verirdin.
Sözün Özü Yalnızlığın Avantajı Falan Yok! Daha Doğrusu Bence Yok (:
Sevin Sevilin Bunu Bıkmadan Usanmadan Yapın Elbet Hayatımıza Yanlış İnsanlarda Girecek Ama İnan Doğrularıda Var.
Doğru İnsanı Buluncada Koluna Sarılın Bırakmayın :)
Önce Doğru İnsan Olun Zaten Mutlaka Birbirinizi Çekersiniz.

View more

Erkek Kardeşim Ve Çevremdeki İnsanlardan Gördüklerimi Derleme Yaparak Başlıyorum.

---

- Sabah Uyandığında Elini Yüzünü Yıkamayan, Dişlerini Fırçalamayan.
-Kaba, Argo, Küfürlü Konuşanlardan.
-Eve Girdiği Ve Çıktığı Saati Belli Olmayan.
- Kendini İfade Edemeyen, Güzel Cümlesi Olmayan, Özür Dileyemeyen, Teşekkür Edemeyenlerden.
-Sorumluluk Sahibi Olmayan.
-Açık Saçık Kız Görünce Gözlerine Karşı Gelemeyen, Nefsine Hakim Olamayan.
-Sigara, Alkol Kullanan
Kötü Kokan Erkekler…
-Dünyalık Yaşayan Ahiretini Düşünmeyen.
-Maneviyata Önem Vermeyen Sadece Para Odaklı Olan.
-Sürpriz Yapamayan.
-Beceriksiz, Eli İş Görmeyen.
- Telefonla Çok Oynayan” İş Harici”
-Özgüveni Olmayan
-İradesi Olmayan Doğruyu, Yanlışı Aklında Tartamayan.
- Rencide Edecek Şeyler Söyleyip Sende Şakadan Anlamıyorsun Diyen (:
- Kahve Sevmeyen😂
-Kendi Dağınıklığını Bile Toplayamayan Hergün Birşeyleri Kaybolan😂 “Erkek Kardeşim”
-Söyledikleriyle Yaptıkları Çelişkili Olan.
-Söz Verip Tutmayan.
-Gönül Almayı Beceremeyen, Sarılamayan..
Bazı Erkekler Duygularını İçinde Yaşıyor Böyle Erkekleri Sevmiyorum.

---

Bence Yeter Bu Kadan..

View more

Yemeğin çoğuna karşıyım!
Çok yemek midemi bulandırır!

---

Yemek yedikten sonra midenin de dinlenmeye hakkı var.
Sonuçta besinleri öğütmek için bir enerji ve efor harcayacak.
Bırakalım da kendine gelsin bi' aç kalarak ha?
Yoksa sürekli çalışma işleyen bir sistemi çökertir.
Bu çöküntü de ''hastalık''tır.

---

Çürümüşlük, insana inanın fayda getirmiyor.

---

Hem, sonuçta bir kıtlık, savaş, harp, cenk, arbede, protesto, boykot vs görmedik???? Ki yiyeceğe hiç görmemiş gibi bakalım?
Neden kıtlıktan çıkmış gibi ve aç gözlüler gibi yemeğe saldıralım?
Değil mi?!

---

İnsan azıcık aç kalmalı.
Onun onuruna da yakışan budur zira.

---

Çok yemek, çok uyku; ''eblehlik''tir.

---

Bir durun yahu! Çay, kahve, soda vs saçmalamaktan başka bir şey değil!

---

En az iki buçuk ya da üç saat sonra bir şeyler tüketirim ben.
O da ya bir ıhlamur yahutta bir çay olur.
Kahveyi genelde aç karnına tüketirim.
Eh, doymayacak kadar yemek candandır!

---

Sağlıklı günler sizlere!
'Esen' kalınız.

View more

Edebiyatın en önemli isimlerden Agatha Christie, dislektik olmasına karşın kariyeri boyunca yılda en az bir adet roman yazabiliyordu. Ancak mesleği sorulduğunda on adet kitap yazdıktan sonra bile kendisini 'yazar' olarak görmediğini söylerdi. Kendisini 'ev hanımı' olarak tanımlıyordu.
Alternatif elektrik akımını bulan Tesla, uç noktalarda tuhaf bir dahiydi. Tesla’nın çalışırken en ilginç ritüeli tüm perdeleri kapatıp karanlıkta çalışmasıydı. Perdelerini kapalı havalarda ve fırtınada açıyordu sadece. Ofis çalışanları bu duruma alışıp ona göre hareket ediyorlardı. Tesla’nın bir diğer ilginç ritüeli de yemek yemek ile ilgiliydi. Çocukluğundan beri bir yemeğe başlamadan önce yemeğin hacmini aklında hesaplama alışkanlığı vardı. Eğer yemeğin hacmini hesaplayamazsa yemeğinden asla keyif alamıyordu. Sık sık akşam yemeği yediği New York’taki Waldorf Astroia Hotel’in şef garsonu bu durumu biliyor ve Tesla’ya uygun yemekler hazırlıyordu.
Pek çok sanatçı meslektaşı gibi Picasso da geç yatıp geç kalkmalı bir hayat döngüsüne sahipti. Genelde öğleden sonra saat iki civarında kalkıp kimselerle görüşüp konuşmadan stüdyosuna kapanırdı. Hava iyice kararana kadar, en az beş saat kesintisiz çalışıp eve dönerdi. Uzun saatler hiç oturmadan tuvalin önünde nasıl durduğunu soranlara asla bitkinlik hissetmediği cevabını verirdi ve “Müslümanların camiye girmeden önce ayakkabılarını çıkarması gibi, ben de çalışırken bedenimi kapının dışında bırakıyorum.” derdi.
Ünlü müzisyen Beethoven, çalışması ve günlük ritüelleri konusunda fazlasıyla takıntılıydı. Gün doğarken güneş ışığı ile uyanır ve kahvaltı olarak sadece kahve içerdi. Bir bardak kahveye girecek çekirdekleri tek tek sayardı ve fincan başına altmış adet çekirdek gelecek şekilde ayarlardı. Kahvesinden sonra piyano başına oturup öğleden sonra iki veya üçe kadar kesintisiz çalışırdı. Beethoven’ın en garip ritüeli banyo yapma ile ilgili takıntısıydı. Banyo yapma ve hijyen konusunda kendisini tam bir doğulu gibi hissederdi. Hatta "Muhammed abdest sayısında aşırıya kaçmamış mantıklı davranmış" demişliği vardır. Gün içerisinde sık sık ara verip yıkanırdı. Yıkanırken bağırarak şarkı söylemesi ve suları etrafa döküp saçması nedeniyle çevresi tarafından alay konusu olurdu.
Görüldüğü üzere bilimsel ya da sanatsal manada hiçbir dehanın belirli bir ilham cevheri yok.

View more