hayatımdan tam demli bir çay
hayat risklerle oynanan bir savaştır ya çok askerini kaybeder savaşı kazanırsın yada çok askerini savaşa sokup kaybedersin az bir askerle savaşıp hayatını kazanmak zor aslında. kaybedeceklerinden korkmuyacaksın yoksa kazanmasını bilemezsin ya hiç korkmassan o zamanda savaştığın askerin psikolojisini anlıyamazsın. benim savaşım hep piyonlarla oldu boş insanları hayatımıza kattıkça bir piyon en uca geldikten sonra bir vezirle takas olasıya kadar piyonları hem önemsemedim hem de onlar için hep savaşta oldum. ne kazandım o boş gördüğüm insanlar bir gün bir vezir olup beni şah mat ettiler.benim piyonlardan başka kimsemde yoktu ya düz giderlerdi zaten önüne birisi çıksa hep onu yemek için çapraz gidenlerle oldu hiç düz giden bir askerim olmadı mesela. hiç kusursuz bir askerimde olmadı çünkü ben hiç bir zaman kusursuz olmadım bu yüzden insanların hata yapma riskini hep olasılık içine kattım. darbeyi yedikten sonra üzülmedik mi kaç sigarayı içimize çekmedik mi ama hiç bir zaman Allah'ın bir kulu olduğunu unutmadık bizden daha büyük bir yaratıcının olduğuna hep inandık ve sadece ona secde ettik ve hep ondan yardım diledik kullarından yardım dilememizin şöyle oldu onlarla hep itibaratta kalma isteğiydi çünkü yalnızlık sadece Allah'a mahsustur. ya ben yalnızım ben neyim diyecek olursan sen oyunu kurallarına göre oynamayan bir oyuncusun çünkü bir piyon nasıl hareket eder bir at bir kale nasıl gidilir bilmiyorsun belkide bunları çok iyi bilip bir rakibin yoktur ah işte o daha kötü. ben ne oyunun kurallarını biliyorum ne de bir rakibim yok benim asıl rakibim kendim belki bir insan beni yenebilir belki ben onu yenebilirim ama içimdeki kini yenmem daha büyük bir olay. sen sosyal hayatında nerede olursan ol konuşma tarzın hareketlerin ses tonun birini etkileyecek şekilde ise sen kazanmışsın demektir ama bunu kullanmak ancak yaşadığın problemlerden ders çıkartıp ancak kendini kandırmaktır. başkası sana kanar ama senin de hep bir mazeretin vardır ama ancak güvensiz insanların olaya çelişkili bakan insanların arkasına saklandığı bir madendir. orda içindeki saf altını başkasına verecek kadar paragöz kendinden bir parça eksilecek kadar nankörsündür. başka yerlerde başka altın yok mu işte o da insanların kalbidir. sen ordan aldığın her güzel cümlenin ardından ona daha yakın olmak avına daha çok yaklaşmak ve daha sonra avını yedikten sonra başka ceylanlara saldıracak kadar insansın. senin kalbini yedikleri için başkasının kalbini neden çalıyorsun sana kalbin tek organ olduğunu öğretmediler mi onsuz yaşayamıyacağını onsuz hiç kimsenin sevilmeyeceğini. şahsen de benim beynimi çaldılar kalbim hala yerinde onlara sunduğum her fırsatta daha çok bir parça çaldılar beynimden sonra bunu ilaçlarla unutmak istedik onlar daha çok çaldı beynimizi sonra ne oldu kalanlarla yetinmeyi öğrendim insanlara nasıl davranılacağını öğrendim belki kafam eskisi gibi değil ama şimdiki aklım o koca kafamdan daha bilgin daha akıllı daha olgun. ne yani ben bu beynimi çalanlar için üzülecek miyim ?
Liked by:
SAKA