Bilmem bi sebep bulamadım. Sevdim işte ! Doğuştan. Sarı dediler lacivert döküldü dilimden. Kimsenin peşinden gitmedim. Kendim öğrendim sevmeyi. Ben büyüdükçe Fenerbahçe de büyüdü. Kazandıkça değil ,kaybettikçe daha çok sevdim. Kötülediler daha çok sevdim. Başka takımlardan bahsettiler daha , daha çok sevdim. Bazen yaş oldu gözümde damla damla , bazende tebessüm dudaklarımda. Kaybettiğimiz maçtan dönerken çekmedim montu üzerime hepsine inat gururla taşıdım formamı. Atkım hep boynumdaydı. Baş ucuma koydum uyudum , gözyaşımı sildim. Ertesi günü yine giydim formamı , artistlik olsun diye değil , kaybettiğimizde daha çok sevdiğim için ! Aldırış etmedim ya da çıkarmadım , ne yüzle giyiyorsun hala bu formayı dediklerinde... Aksine göstere göstere giydim. Ben Fenerbahçe'yi kazanıyor diye sevmedim. Menfaat için düşmedim yollara. Hangi takımlısın dediklerinde sırf cevabım olsun diye gönül vermedim. Ben Fenerbahçe'yi çıkarsız , karşılıksız sevdim. Kıskandım bazen Kadıköy'ü... Havasını içine çeken insanları. Milyonlarca kişi omuz omuza kıskandım. Ağladım saatlerce hıçkıra hıçkıra. Sevdim işte ötesi yok... Fenerbahçelinin öyküsü bir aşk hikayesine benzer gözyaşlarının eksik olmadığı. mutluluktan da ağlarsınız üzüntüden de.. ama her damlası, duyduğunuz sevgiyi biraz daha artırır. ve her Fener bayrağına sarılı tabutu görüşümde anlıyorum ki Fenerbahçeli ölürken bile terk etmez aşkını.