Ben her gece sen uyurken dalga olup vuruyorum sahillere rüzgar olup esiyorum sessizce sen uyurken yüreğim geliyor üstünü örtmeye bensizken üşürsün diye.
Kendi kalabalığından kaçan kentler gibiyim bu gece... Zemheri bir yaşayış düşürmüşüm gözlerime... Gerisini susuyorum... Masallardan düşüyorum bu gece... Bir martının gözlerinde üşüyorum... Sonrası yok... Biliyorum..
sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi dilimizde akşamdan kalma bir küfür salonlar piyasalar sanat sevicileri derdim günüm insan içine çıkarmaktı seni yakanda bir amonyak çiçeği yalnızlığım benim sidikli kontesim ne kadar rezil olursak o kadar iyi kumkapı meyhanelerine dadandık önümüzde altınbaş altın zincir fasulye pilakisi aramızda görevliler ekipler hızır paşalar sabahları açıklarda bulurlardı leşimi öyle sıcaktı ki çöpçülerin elleri çöpçülerin elleriyle okşardın beni yalnızlığım benim süpürge saçlım ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi baktım gökte bir kırmızı bir uçak bol çelik bol yıldız bol insan bir gece sevgi duvarını aştık düştüğüm yer öyle açık seçik ki başucumda bir sen varsın bir de evren saymıyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi yalnızlığım benim çoğul türkülerim ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi.