“Sus, kimseler duymasın, Duymasın, ölürüm ha. Aymışam yarı gece, Seni bulmuşam sonra. Seni, kaburgamın altın parçası. Seni, dişlerinde elma kokusu. Bir daha hangi ana doğurur bizi?”
“Artık sevmeyen kadının gözlerini hemen tanırsınız. Denizi yırtan bıçak gibidir. Bombardımana uğramış tavernalar, ırzına geçilmiş melekler, etobur krizantemler, kükürt çağlayanları ve en müşfik anında, bir çift kör kuyudur o gözler.”
“En hassası gözlerdir. Aşk bittikten sonra diğerleri pek değişmez. Kalbin onu gördüğünde yine sıkışabilir, zihnin yine onu hayal edebilir, elin kolun titreyebilir, dizlerinin bağı çözülebilir, kasıkların onun şehvetini yine duyumsayabilir, kulakların onun sesiyle dolabilir, burnun onun kokusunu çekebilir. Tüm organlar eskisi gibidir. Ama gözler hariç. Gözler bir kere değişir ve bir daha eskisi gibi bakmaz.”
"Bazı günler yalnızlık, benim yaşımda bir kadını, hürriyetten sarhoş eden keskin bir şarap oluyor, bazı günler acı bir kuvvet ilacı, bazı günler de insana kafasını duvardan duvara çarpmak arzusunu veren bir zehir. "