Insanlık olarak dur noktanız yok mu sizin? Sürekli kavga,öfke,kin,savaş nedir alıp veremediğiniz. Hayat dediginiz şey kısa,yarınımızın bile garantisi yokken neden bunlar oluyor..
Hiçbir şeyin tadı yok. Her şey yolunda, hayat rutinde devam ediyor ama bomboş bir his var içimde. Kalabalıkların arasında kimsesiz kalmak gibi bu. Yeri dolacak, tarif edilebilecek bir şey de yok. Ne olduğunu da bilmiyorum. Boşluktan yankılanan başıboş bir ses gibi, öylece kaldım.
Çok erken geçtik hayattan. Çok çabuk yorulduk. Oysa henüz yarısına bile gelmedik yaşamın. Her şeyi çok iyi anlamanın, her şeyin boş olduğunu bilmenin verdiği yorgunluk bu. Erken yorulduk, genç ihtiyarladık.
Sadece içimdeki sevgiden dolayı genel tavrımı bırakıp, yumuşak davrandığım herkes bunu ona muhtaç olduğum için yapıyorum zannedip beni pişman etti, istisnasız. Bundan sonra ışıkları kapattık bizi bulmak isteyen harbiden kendini yaksın.
Sevdiğin,uzun zaman geçirdiğin,her şeyini paylaştığın insan nasılda bir süre sonra hiç tanımamış olabilir şaşırıyorum. Keşke insanlar verilen değerin sevginin kıymetini bilseler. Belli bir süreden sonra başa sarıyorsun ve hep aynı sonla karşılaşıyorsun bu insanı çok yıpratıyor.
Merak etme ben yanındayım diyen herkesi gözüm aradığı zaman başka yerlerde gördüm. Ama insan bir şekilde aslanlar gibi hallediyor, ne yapacağını bilemezken bile bir yol buluyor. O yüzden kimse bana arkası boş bahanelerle gelmesin, anlamı varken kıymeti vardı.
"İçimde söylemek istediğim çok şey var. Çok büyük şeyler. Bunları ifade etmenin yolunu bulamıyorum. Bazen bana öyle geliyor ki bütün dünya, bütün hayat, her şey içimde duruyor ve sözcüsü olmam için feryat ediyor. Hissediyorum... ama anlatamıyorum..."
Beni yoran her şeyden ve herkesten çok sıkıldığımı farkettim. Belli bir zaman sonra insanın tahammül seviyesi olmuyormuş, bazı şeyleri yaşayayınca eskisi gibi sonuna kadar gidemiyormuş insan. Sadece kendi çabasıyla yürütmeye çalışmıyormuş hiçbir şeyi. Olmuyorsa bırakıyormuş.
Kendim için dileyemiyorum ama kalbinizi hoyratça kıran kimselerle yolunuz hiç kesişmesin, bir gün hatıra bile bırakmadan gidecek insanlar için kendinizden, gönlünüzden olmayın. Yolunuz, bahtınız hep iyilerle buluştursun sizi.
İyilik yaptığımız insanlar neden hayatımızdan çıkar derseniz, bazı insanlar zor durumda yanlarında duranları uzun vadede görmek istemezler. Çünkü güçlendikten sonra arkaya dönüp baktıklarında o zayıf hallerini gören tek siz olmuşsunuzdur. Hatırlamamak için hayatınızdan kaçarlar.
Yeni biriyle tanışmaktan, o kişiye güvenmekten, o insana hayatımı özetlemekten, o insanın, özetin içindeki kırılgan noktalardan beni vurmasından, güven duygumun körelmesinden ve bu kısır döngüden o kadar çok yoruldum ki, artık yeni bir insanla tanışmaya tenezzül bile etmiyorum.
Hiç özür dilenecek biri olamadım. Haklılığımı bile haksızmışım gibi mahcup yaşadım.Ben hiç kaybedilmemek için sakınılan biri de olamadım. Kimi sakındıysam onu sakındığımla mutlu mesut buldum. Meğer ben kendi kendimi heba etmişim. Şimdi özürlerin en büyüğünü kendimden diliyorum.
“Hepimiz suyun altındayız. Aşık olduğumuz anlarda, güldüğümüz ya da bir sanat eserine baktığımız anlarda suyun üstüne çıkıp ciğerlerimizi hava ile dolduruyoruz. Sonra tekrar suyun altına giriyoruz. Her an boğuluyoruz ama ölmüyoruz.”