Sonra biri gidiyor, bir veda, bir ölüm.. Anlıyorsun ki hayat çok boş, çok anlamsız. Bazı şeylere, bazı kişilere, onların yaşattıklarına değmez diyorsun ama gönlün de durmuyor, arıyor, istiyor, özlüyor. Hayat kısa evet ama mıtluluk da orada diyor. Böyle çelişkilerle yiyip bitiriyorsun ömrü.
"Balkonda otururken, uzun süredir her şeyi değiştirmeye, düzeltmeye, iyileştirmeye ve elimde tutmaya çalışmaktan yorulduğumu fark ettim. Boşluğa uzun uzun baktıran bir yorgunluk bu. Artık ne olacaksa olsun, halledemedim çünkü."