Geçmişte sana zarar vereni unut, ama asla o zararın sana neler öğrettiğini unutma. Dışarıdaki güneşe bakıp gülümse ve önünde koskocaman bir gelecek olduğunu unutma.
Eskiden yaşansa dokuz köyü ateşe vereceğin şeylere zamanla kibrit bile yakmıyorsun. Tahammül etmeyi ve şaşırmamayı öğreniyorsun. Artık hiçbir şeye şaşırmadığını fark ettiğin gün büyüdüğünü de fark etmiş oluyorsun.
Kimsenin hayatına bir gün giderim diye girmedim. Hep ciddiydim ve asla bende olmayan bir duyguyu varmış gibi göstermedim. Ne oynadım ne oyaladım. İstedim ki bir yere varayım, bir yuva kurayım, olmadı. Ya zaman yanlıştı ya insan. Zaten hep öyle olur. Birbirinin dengi olanlar birbirlerini hep en dengesiz vakitte bulurlar.
Hatalar ettim, zor zamanlar geçirdim, düştüm ama kalktım yine. Yoruldum ama pes etmedim asla. İhaneti de gördüm, yarı yolda da bırakıldım, sırtımdan da bıçaklandım. Her türlü zorluğa göğüs gerdim ve bu yere öyle geldim. Kimsenin yokluğu beni korkutamaz, anlayın artık.
Hayatta bazılarıyla yolun kesişir, bazılarıyla ayrışır. Yaşamak bir ilerleyiş, bir değişimdir. İnsanlar değişebilir, insanların sana hissettirdikleri değişebilir ve bu çok normaldir. Hayatına giren kimseyi kutsallaştırma. En iyi yol arkadaşın kendin olduğunu bil ve kimseye mecbur olmadığını akşının bir köşesinde tut.
“Yeterince konuştuysan, kendini izah ettiysen, gereken yerde sesini yükseltip, gereken yerlerden uzaklaştıysan, yani seni sen yapan her şeye sıkı sıkıya sarılıp kimse için kendinde eyvallah etmediysen bir yerden sonra sessizlik ağırlık değil, hafifliktir aslında.”
Laftan anlamayan insanlara zaman harcayıp kendinizi boşa yormayın, herkes kendi senaryosunu kendi yazıyor, nasıl anlamak istiyorsa öyle anlıyor, bazen boş vermek en büyük cevaptır.
Hayatında kimsenin bilmediği bir çok şey yaşadın. Seni sarsan, değiştiren, kıran, inşa eden ve sandığından daha güçlü olmayı öğreten şeyler yaşadın. Ve sen yaşadıklarının toplamısın. Bu yüzden bir daha ki sefere biri seni yargıladığında kim olduğunu hatırla, nasıl üstesinden geldiğini hatırla, gülümse ve yürümeye devam et. Çünkü başkalarına kanıtlayacak bir şeyin yok.
Ben şimdiye kadar beni neden sevmedi demedim… Ben sevdim diye sende seveceksin diye bir kural da koymadım. Ama beni neden beni sevmiş gibi yapıp yıllarımı aldın? Olurda bir gün vicdanınla baş başa kalırsan kendine bunu hatırlat. Beni her koşulda kabul eden biri vardı. Benden sevgisini hiç esirgemezdi bana liman olurdu. Ama ben kıymetini anlamadım o limanı yıktım de, söyle kendine olur mu? Kendinden çok beni düşünürdü, değer bilmedim de…
Mesafe, benim yeni cevabım. Artık tepki vermiyorum. Artık kavga etmiyorum. Artık beni anlamak istemeyenleri kendimi anlatmaya çalışmıyorum. Artık beni görmek istemeyenlere kendimi göstermeye çalışmıyorum. Artık olanları sineye çekiyorum. Sadece geri çekiliyorum.
Biriyle aranızda ki bağ koptuysa, artık bitirdiyseniz bir şeyleri; bir daha iletişime geçmeye, ona varlığınızı hissettirmeye çalışmayın. Gerçek sevgi, gerçek dostluk, gerçek huzur olsaydı bu bitmezdi. Bu; sizin zamanınızı boşa harcamak ve kendi içinizde benliğinizi yok saymaktır.
Suskun sanıyorlar beni; değilim. Anlaşılmadığım ve anlamadığım bir dünyada kelimelere küsüm sadece. Yalnız sanıyorlar beni; değilim. Kimsenin kalabalığı olmadım ve kimseyi de kalabalık edemem bu saatten sonra dünyamda, bu benim tercihim. Güvensiz sanıyorlar beni; değilim. Sadece kendi içimde kendime göre dengem var ve bir daha kırılırsam toparlanamama endişesi taşıyor yüreğim.
Sabahı zor ettiğim gecelerde, kimsenin umrumda olmadığı her dakika, vazgeçtim ben. Vazgeçtikçe eksildim, kendimi kaybettim. Üstelik değmeyen onca insan için. Hata mı ettim bilmem ama kendimden çok düşündüm herkesi. Eskiden kendimi açıklayabilirdim. En azından çabalardım. Ama bundan da vazgeçtim. Şimdi bir cümle kuramayacak kadar karışığım. Sustukça da birikiyor içinde kelimeler. Söyleyemediğim her şey çığlık çığlığa içimde. Artık daha az uyuyor, daha az konuşuyorum. Sürekli içimde birileri göğsüme yumruk atıyormuş gibi hissediyorum. Bakın anlatacak çok şey var ama değişecek hiçbir şey yok. Vazgeçtim…
Aslında ağlamam gerekirdi. Öfkeli olmam, dağıtacak bir şeyler, dağılacak yerler aramam gerekirdi. İçimi dökebilmek adına bir şeyler yazıp silmem, birilerine anlatma ihtiyacı duymam gerekirdi. Fakat ben içimde koca bir buz kütlesi hissediyor ve garip bir şekilde huzurluydum.
Benim artık bazı şeyleri idare edecek halim yok. Çoğu konuda “haklı” olmakta istemiyorum. Nasıl olacaksa öyle olsun, kim neyi hakediyorsa öyle olsun. Bazı şeyler yordu beni. Zamanında elimden geleni yapmama rağmen değmemişse, değişmemişse, kıymet bilmemişse bazı insanlar, bundan sonrası için de gerek yok zorlamaya. Bir şeyler artık elimden değil, içimden gelmiyor.